VERGİ HUKUKUNUN YASAMA VE YARGI ORGANLARINDAN DOĞAN KAYNAKLARI

Yasama Organından Doğan Kaynaklar Vergi hukukunun yasama organından doğan kaynakları anayasa, uluslararası vergi anlaşmaları ve kanunlardır.

Yasama Organından Doğan Kaynaklar Vergi hukukunun yasama organından doğan kaynakları anayasa, uluslararası vergi anlaşmaları ve kanunlardır. Günümüzde pozitif hukuk açısından anayasa hükümleri, temel norm niteliğindedir.

Anayasamızın hukuk devleti, sosyal devlet, kanunların anayasaya uygunluğu gibi genel ilkelerinin yanı sıra, vergilerin yasallığı ilkesini öngören 73'üncü maddesinin 3'üncü fıkrası hükmü vergi hukukunun birincil ilkesi olarak değerlendirilmektedir.

Anayasamızın “temel haklar ve ödevler” başlıklı ikinci kısmının “siyasi haklar ve ödevler” alt başlığını taşıyan dördüncü bölümünde, yer alan 73. maddede “vergi ödevi” düzenlenmiştir. Bu maddede, “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, malî gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır. Vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir.” hükmü yer almaktadır.

Vergi resim harç ve benzeri yükümlülüklerin ancak kanunlar konulabilmesi, değiştirilebilmesi ve kaldırılabilmesi vergi hukukunda kanunilik ilkesi ile ifade edilir. Bu ilkeden, özel sözleşmeler kural olamayacağı, vergide kıyas yasağının bulunduğunu, hâkimin hukuk oluşturma ve boşluk doldurma yetkisinin bulunmadığını, tahsil edilecek vergilerin ilgili yıl bütçe kanunlarında yer alması gerektiğini anlamak mümkündür.

Vergi hukukunda idari yargıda bulunmayan genel bir idari usul yasasının aksine Vergi Usul Kanunu ve Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanun olmak üzere iki önemli usul kanunu bulunmaktadır. Bu kanunlarda vergi idaresinin işlemlerinde uyması gereken birçok şekli kural mevcut olup, bu kurallara uyulmak suretiyle hukuka uygun bir idare anlayışının yerleşmesi sağlanabilir.

Vergi idaresi tarafından yapılan vergilendirme ve vergi denetimi işlemleri idari işlemlerin tüm özelliklerini taşıdığı için vergi yasaları yanında idare hukukunun ve idari usulün etkisi altındadır. İdare hukukunun amacı, yürütme organının işlemlerinin hukuk devleti ilkelerine uygun olup olmadığını incelemektir. Bu ise idarenin faaliyetlerinin, kanunlara uygun olarak birtakım idari usul kurallarına tabi olmasını gerektirir. Vergilendirme işlemleri için de bu kurallar geçerlidir.

Vergi hukukunda, vergilendirme işlemleri yanında vergi düzenlemelerine aykırı fiillerin cezalandırmasını öngören ceza normları da yer almaktadır. Bu bağlamda, vergiye ilişkin ceza niteliğindeki düzenlemeler Kabahatler Kanunu ve Türk Ceza Kanunu ile yakından ilişkilidir. Vergi, gerçek ve tüzel kişilerin mali varlıklarından alındığı için ekonomik dengeler üzerinde ciddi etkileri vardır. Bu nedenle vergi kanunlarının hazırlanması sırasında yasa koyucuya yardımcı olmak üzere hem hukuk bilgisi hem ekonomi bilgisi yeterli olan maliye bürokratlarına ihtiyaç vardır. Böylece yasal düzenlemeler yapıldıktan sonra uygulama aşamasında ortaya çıkabilecek bütün durumların öngörülmesi sağlanmış olur.

Yargı Organından Doğan Kaynaklar Yargı organından doğan kaynaklar, başta anayasa mahkemesi kararları, Danıştay İçtihadı Birleştirme Kurulu kararları ve diğer yargı kararlarıdır.

Temyiz ya da itiraz üzerine bozulup aksi yönde karar verilene vergi mahkemesi kararlarının idare tarafından uygulanması gerekmektedir. Yüksek Mahkemeler tarafından verilen içtihadı birleştirme kararları ise değişiklik alt yargı organlarını bağlayıcı nitelikleri gereği, vergi hukukunda da aslî kaynak niteliğini taşımaktadır.

Vergi mahkemeleri tarafından bir davada verilen karar, sadece o davanın davacısı hakkında hüküm doğrucu nitelikte olmasına rağmen, çağdaş, hukuka saygılı bir vergi idaresinden beklenen, aynı konularda istikrar haline gelmiş yargı kararlarının idare tarafından tüm mükellefler açısından uygulanmasıdır.

Vergi konusu teknik bir konu olup, vergi yargılamasında görev yapanların, vergi hukuku yanında maliye, muhasebe gibi teknik bilgilerle donatılmış olması gerekir. Bu şekilde vergi yargılaması, vergi hukuku gelişiminde daha etkili olacaktır. 

NOT: YAZILAR İZİNSİZ VE KAYNAK GÖSTERİLMEKSİZİN KULLANILAMAZ.

www.mukellef.net