KARŞI TARAF VEKALET ÜCRETİNİN KDV KARŞISINDAKİ DURUMU

Vergi Mahkemesi Örnek Kararı: “ 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 2.maddesinde avukatlığın amacının, hukuki münasebetlerin düzenlenmesini, her türlü hukuki mesele ve anlaşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesini ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasını her derecede yargı organları, hakemler, resmi ve özel kişi, kurul ve kurumlar nezdinde sağlamak olduğu, avukatın bu amaçla hukuki bilgi ve tecrübelerini adalet hizmetine ve kişilerin yararlanmasına tahsis edeceği kuralı yer almaktadır.

Avukat tarafından verilen emek bilgi vs hizmetler karşılığında aralarında sözleşme bulunan müvekkilinin uyuşmazlığını sonuçlandırmak söz konusu hukuki ilişkide amaç olup, yargı mercileri tarafından hükmedilen karşı taraf vekalet ücreti de söz konusu hukuki ilişkinin bir sonucu olduğuna kuşku yoktur.

3065 sayılı Kanunun 20.maddesinde hizmet işlemlerinde verginin matrahı olarak, bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu, bedel deyiminin, kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade edeceği, dolayısıyla karşı taraf vekalet ücretinin de diğer suretlerde sağlanan bir değer olarak değerlendirilerek matraha dahil edilmesi gerekmektedir.

Buna göre, avukatlık mesleğinin, serbest meslek faaliyeti ve bu meslekten elde edilen kazancın da serbest meslek kazancı olduğu, serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin ise katma değer vergisine tabi bulunduğunun anlaşıldığı, bu bakımdan, serbest meslek erbabı olan avukatların gerek icra dairelerinde borçludan adlarına tahsil edilen gerekse mahkemelerce karşı tarafa hükmedilen vekalet ücretinin katma değer vergisinin matrahına dahil bir bedel olarak katma değer vergisine tabi olduğu ve belli bir tarifeye göre fiyatı tespit edilen işlerde tarifenin katma değer vergisi dahil olarak tespit olunduğu dikkate alındığında, tahakkuk eden vergide hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

Konuya ilişkin olarak Danıştay 4. Dairesinin 29.06.2011 gün ve Esas No: 2010/1971 Karar No: 2011/5825 sayılı kararı da bu yöndedir.”

NOT: YAZILAR İZİNSİZ VE KAYNAK GÖSTERİLMEKSİZİN KULLANILAMAZ.

www.mukellef.net