Kamu harcamaların en ucuz kaynağı vergi gelirleri olduğu için ülkeler vergi gelirlerine büyük önem vermektedirler. Ancak her geçen gün vergi gelirlerinin toplanması biraz daha zorlaşmaktadır. Vergi ödeyenlerin vergiye karşı bir direnç gösterdiği gözlemlenmektedir. Kamu idareleri ise, yeni vergiler koymak yerine mevcut vergilerin daha iyi toplanması konusunda çaba göstermektedir. Daha iyi vergi toplayabilmenin en etkin yolu ise vergi denetimidir.[1] Vergi tahsilatında yaşanan aksaklıklar, bütçe açığı, borçlanma maliyetlerinin artması, ülke ekonomisinin zayıflaması gibi sorunlara sebep olacağından, vergi kaçakçılığı kamu düzenine karşı işlenen bir suç olarak görülebilir.[2] Vergi denetimi, vergi mevzuatı ile vergiye tabi tutulan mükelleflerin tam olarak kavranabilmesi, vergi idaresi ile mükelleflerin yürürlükte olan vergi sisteminde yer alan ödevlere uyumunun tespit ve teşvik edilmesi, ödenmesi gereken verginin tam ve zamanında ödenmesinin sağlanmasına yönelik vergi idaresi faaliyetlerinin tamamıdır.[3] Vergi mevzuatından kaynaklanan yükümlülüklerin tam ve zamanında yerine getirilip getirilmediği, ödenmesi gereken verginin tam olarak ödenip ödenmediği, beyan ve bildirimlerin gerçeğe uygun olup olmadığı hususlarının vergi idaresince belirlenen çeşitli metotlarla araştırılması, incelenmesi ve ödevlerin yerine getirilmesinin sağlanması faaliyetleri, bir bütün olarak vergi denetimi tanımı içinde yer almaktadır.[4] Denetim ile ilgili ölçülerin vergi denetiminde de geçerli olduğu söylenebilir.
Vergi denetimi, ödenmesi gereken verginin, doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak amacıyla; mükelleflerin vergi kanunlarına uygun hareket edip etmediklerinin, vergi uygulaması yapanların ise, kanun, tüzük, yönetmelik ve tebliğlerde belirtilen hüküm ve ilkelere uygun, uygulama yapıp yapmadıklarının belirlenmesi ve saptanmasıdır. Söz konusu tanımlar incelendiğinde, vergi denetimini hem iç denetim hem de dış denetimi kapsayan geniş bir kavram olduğu görülmektedir.
Vergi denetimi ile bir taraftan vergi mükelleflerinin beyanlarının doğru olup olmadığı (dış denetim), diğer taraftan vergi idaresinin merkez ve taşra teşkilatındaki görevlilerin yaptıkları işlemleri kanuni düzenlemeler çerçevesinde yerine getirip getirmedikleri incelenmektedir.[5] Vergi denetimi, mali idarenin hem kendisinin hem de mükelleflerin vergi mevzuatına uyup uymadıklarını tespite çalışarak, varsa hataların düzeltilmesini sağlamaya yöneliktir. Vergi denetimi, vergi ziyaı[6] halinde öngörülen cezalar ile vergi kaçırma faaliyetlerinden caydırmaya yönelik işlemlerin tümünü de ifade eder. Vergi denetimi ile vergilendirme işlemlerinin yapan vergi memurlarının mevzuata uygun olarak hareket edip etmediği kontrol edildiği gibi, verilmesi gereken beyannamelerin doğruluğu yönünden mükelleflerin de denetimi yapılmaktadır.[7] Vergi denetimi denildiğinde kimlerin denetleneceği konusunun her türlü siyasi, sosyal, kişisel ve kurumsal hesapların dışında tutulduğunun ortaya konulması ve bu konuda kamuoyunun tatmin olması gereklidir.[8]
Vergi denetimiyle, verginin en az kayıp ve kaçakla toplanması, vergi gelirlerinin artırılması, vergi bilincinin artırılması, mükelleflerin aydınlatılması, haksız rekabetin önlenmesi gibi amaçlara ulaşılmaya çalışılır. Bu nedenle vergi denetiminde özellikle kişiye göre denetim yapılmadığı, objektif olunduğu izleniminin kamuoyunca edinilmesi çok önemlidir. Kişiye göre denetim yapıldığı düşünülüyor ise, denetim birimlerine olan güven ve itibar kaybedilecektir.[9] Mükelleflerin, vergi idaresi ile uyumlu hareket ederek, ödevlerini yerine getirmesi vergi uyumu kavramını ifade etmektedir. Vergi uyumu ülkelerin gelişmişlik seviyelerine göre farklılık gösterir. Verginin toplumsal bir görev olarak görülmesi, vergide adalete olan inanç, vergi idaresine olan güven, nitelikli vergi idaresi personeli olması vergide uyumu olumlu etkileyen faktörlerdir. Vergisel yükümlülüklerin yerine getirilmemesi, bu durumun yaygınlaşması ve karşılığında bir cezai yaptırımla karşılaşılmadığının görülmesi toplumda vergiye uyumun bozulmasına yol açacaktır.[10] Vergi cezalarının caydırıcı olması ise işlenen fiille orantılı olmasına bağlı olup, mükelleflerin tamamen yok olmasına sebep olacak bir cezanın uygulamada olumlu bir etkisinin olması beklenemez. Cezaların ağrılığının yanında çok sık uygulanan vergi afları da vergide uyumu olumsuz yönde etkilemektedir.[11]
Vergiyle ilgili uygulamaları, sadece mükellef ve vergi idaresi arasında ilişki olarak görmek yanlış sonuçlara ulaştırabilir. Bu nedenle vergisel sorunların vergi idaresi, vergi denetimi ve vergi yargısı açılarından değerlendirilmesi gerekmektedir. Etkin bir vergi idaresi, güçlü bir vergi denetimi ile hızlı ve adil işleyen bir vergi yargısı birbirini olumlu anlamda etkileyecektir. Bu kurumları bir diğerinden ayrı düşünmek olanaksızdır.[12]Vergilendirmeye ilişkin getirilen usuli ve şekli düzenlemeler, mükellefler ile vergi idaresi arasında önceden öngörülen sisteme uygun olarak idari bir işlem olan vergilendirme işleminin objektif olmasını sağlar. Bu durum yükümlü açısından güven, vergi idaresi açısından da açıklık sağlar. Bu anlamda, verginin yasallığı ilkesinin bir gereği olarak, vergi denetiminin usule ve şekle uygun düzenlemelere göre yapılması şarttır.[13]
NOT: YAZILAR İZİNSİZ VE KAYNAK GÖSTERİLMEKSİZİN KULLANILAMAZ.
www.mukellef.net
[1] Mustafa Özdil, Ekonomik ve Sosyal Hayatta Verginin Yeri Vergi İdaresi, Vergide Adalet ve Reform, 2000’li Yıllarda Türkiye Stratejik, Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Vakfı, Ankara, 2009, s.100.
[2] Şimşek, a.g.e., s.39.
[3] Hesap Uzmanları Kurulu, Türk Vergi Sistemi ve 50. Yılında Hesap Uzmanları Kurulu, HUK 50. Yıl Armağanı, Ankara, 1995, s.93.
[4] Tekin, Çelikkaya, a.g.e., s.47.
[5] İbrahim Organ, Vergi Denetimi ve Türkiye Uygulaması, Gazi Kitabevi, Ankara, 2008,s. 37.
[6] Vergi ziyaı kavramı, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 341. maddesinde, verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesini ya da eksik tahakkuk etmesi şeklinde tanımlanmıştır.
[7] Genç Osman Yaraşlı, Türkiye'de Vergi Reformu, T.C. Maliye Bakanlığı Araştırma Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı, Yayın No:2005/367, Ankara, 2005, s.247.
[8] Kumcuoğlu, a.g.e., s.69.
[9] Özdil, a.g.e., s.99.
[10] Yavuz, a.g.e. ,s.32.
[11] Yavuz, a.g.e. ,s.33.
[12] Sayılıoğlu, a.g.e. , s. 49.
[13] Erdem, a.g.e., s.38.